Etrafımızda gördüğümüz her şey biziz. “Bu Benim” diyoruz herkese, her şeye. Etrafımızdaki herkes bizim zamana dağılmış hallerimiz ve biziz. Etrafımızdaki herkes ve her şey biziz. Sadece TEKLİK var aslında, BÜTÜNLÜK var.

Karşınızdaki kişi karşınızda değil aslında, sizsiniz. Siz size bağırıyorsunuz, siz sizi aşağılıyorsunuz. Şu anda yapmıyor olabilirsiniz belki. Şu anda kimseye yalan söylemiyorsunuz ya da şu anda kimseyi dolandırmıyorsunuz ancak bir zaman yaptınız onu; ya bu yaşamda ya da başka yaşamdan atalardan gelen aktarımlarda, genetik kayıtlarda. 

Yaptığınızdan dolayı o konuya kaşı müthiş bir hassasiyetiniz var.

Öfke Duygusu

Daha önce yaptığınız bir şeyle ilgili size bir şey yapıldığı zaman duygular kabarıyor. Mesela bu yaşamda yalancı insanlara karşı müthiş dirençleriniz var. Müthiş öfkeleriniz var. “Yalan söyleyen insanları hiç sevmem.” Yalan söyleyen insanlara karşı öfkeniz var, direnciniz var. Neden? Orada bir “yangın” var. 

Ateş olmayan yerden duman çıkmaz diye bir laf var, orada bir şey var. Dikkat edin; siz neye tepki veriyorsanız, hayatınıza bakın; neye aşırı tepki veriyorsanız onu mutlaka yapmışsınızdır, hem de en alasından yapmışsınızdır. Hatırlamıyorsunuz sadece, çünkü unutma perdesinden geçiyoruz.

Tiyatro

Bu yaşamda yaşadığımız her şeyi de bütün tiyatro sahnesi diyoruz ya, hakikaten tiyatro sahnesi, o yaptıklarınızı hatırlamak için yaşıyorsunuz. “Ha ben bunu yapmıştım, burada bu tepkiyi veriyorum. Ben de bu duyguyu uyandırıyor. Bir dakika bu duyguyu çalışacağız, burayı bırakacağız.” Yani yaşadığımız her şey aslında -ışıktan uzak haller için söylüyoruz bunu- kendimizi görmemiz için, bizi bize göstermesi için. 

Orada birini görevlendiriyoruz. Sen “ruh kardeşim gel diyorsun, bana lütfen şu yanımı göster. Beni öfkelendir, damarıma bas, şunu yap bunu yap. Ben orada göreyim.” Çünkü zamanında ben bunu yaptım ama unuttum. Attım arkaya, orada kendime müthiş öfkeliyim aslında. Burayı çözmem lazım. Bana bunu oyna göster. Ben de orayı saflaştırayım, halledeyim. Her şey bununla alakalı.

Öyle şeyler yaşıyoruz ki günün, hayatın içinde “Yaa bu ben olamam, hayır!” şeklinde “Bu ben değilim, bunu ben yapmadım!”. Mesela karşınızdaki kişi o kadar zorluyor, hakaret ediyor, “Bu Ben miyim şimdi? dediğiniz zaman bunlar oluyor. Buradan hepimiz geçtik, geçiyoruz. Hiç sorun değil. Önemli olan sonrasında onun farkına varmak. 

Bir dakika ben burada şu an bir şey hissediyorum ama aslında Bu Benim. Şu anda yapmıyor olabilirim ama buradaki öfke benden bana. Üzüntü benden bana aslında.

Cümlelerimizi nasıl kuracağız?

Daha önce ne yapıyorduk? Biri size yalan söylediğinde hangi duygular açığa çıkıyor ona bakıyorduk. Bir şey yaşadığımızda “Şu an hangi haldeyim?” diyorduk. İlk önce duygumuzu tespit ediyorduk. Diyelim ki konu yalan söylemek; size yalan söylendi ve ne hissediyorsunuz? Öfke açığa çıktı, üzüntü, içerleme… Duygularınızı sıraladınız. Eskiden nasıl kuruyorduk cümlemizi?

Bana yalan söylendiği düşüncesinden doğan öfke

Bana yalan söylendiği düşüncesinden doğan üzüntü

Napacağız?

Başına ister “geçmişte” ekleyin ister eklemeyin, nasıl tercih ederseniz. Kendiniz yapıyor olarak söyleyeceksiniz.

Yalan söylediğim düşüncesinden doğan öfke

Yalan söylediğim düşüncesinden doğan üzüntü

Buraya “geçmişte” eklediğiniz zaman daha iyi oturuyor aslında. Çünkü şu anda yalan söylemiyorsunuz. Belki de söylüyorsunuz, o ayrı, duruma göre değişir.

Geçmişte yalan söylediğim düşüncesinden doğan kendime duyduğum öfke

Bu çok daha güzel mesela. Yani buranın mantığını, çalışma tekniğini ve bilincini oturttuktan sonra bu cümleler zaten kendiliğinden gelecek.

Geçmişte bağırdığım düşüncesinden doğan … (Birine yönlendirmeniz de şart değil. )

Geçmişte bağırdığım düşüncesinden doğan kendime duyduğum öfke, suçluluk da olabilir.

Burada mesela kendinize çevirdiğiniz zaman şimdiye kadar hiç fark etmediğiniz taraflarda suçluluk hissettiğinizi fark edeceksiniz.

Birçok tarafta bir durumla ilgili bir sürü duyguyu çalıştığınız diyelim ki diyorsunuz ki “Ben hala bunu yaşamaya devam ediyorum.” Orada görmediğiniz tarafları var. Mesela birçok konuda suçluluk duyduğunuzu fark edeceksiniz. 

Yalan söylediğiniz için, yalan söyleyen insanların hayatınızdan bir türlü çıkmaması ve o konunun bir türlü kapanmamasının arkasında bir de suçluluk tarafı var. Çünkü dışarı aldığınızda, “bana yalan söylendiği” derken burada bir suçluluk yok. Ama içeri çevirdiğinizde “Yalan söylediğim düşüncesinden doğan suçluluk duygusu”, “İnsanları dolandırdığım düşüncesinden doğan kendime duyduğum öfke” Kendimi affedememe.

Affetme dışarıya aldığınız zaman 3. Boyut. İçeri aldığınız zaman, kendinize duyduğunuz öfkeden dolayı kendinizi affetmeme, burası 5. Boyut. Çünkü bu kendinize duyduğunuz bir kızgınlıkla alakalı. Dışarda bir şey yok, her şey içerde.

Hiçbir şey dışarda değil. Amacımız her şeyi içeri almak ve TEKLİĞE ulaşmak. Her şeye TEKLİK makamından bakmak. Öteki taraf illüzyon. Hiçbir şey birbirinden ayrı değil. Biz burada bir şey yaşarken bunu bütün Evren yaşıyor. Kelebek Etkisi. Biz burada en ufak bir şeye öfkelendiğimiz zaman gidiyor öteki tarafta yangınlar çıkarıyor, ormanlar yanıyor. Biz burada bir şeye üzüldüğümüz zaman ortalığı sel götürüyor, dereler taşıyor. Hiçbir şey birbirinden bağımsız değil.

Tabii 1, 2, 3, 4, 5 kollektif olarak olunca büyük olaylar oluyor. Aslında belki MS 2150 kitabını okuyanlar varsa orada aktarıldığı gibi hava durumu aslında hiç değişmeyebilir. Sürekli sıcak ve belli seyirde giden, güneşli, keyifli bir hava durumu olabilir. Neden bu kadar değişiklik oluyor? Bizim hallerimizden dolayı, düşüncelerimizden, iniş çıkışlarımızdan dolayı.

Soru: Bu cümleleri kurduk, sonra razılık çalışması mı yapıyoruz?

Cümleleri kurduk; yalan söylediğim düşüncesinden doğan kendime duyduğum öfke dedik mesela. “Yalan söylediğim düşüncesinden doğan kendime duyduğum öfkenin bende varlığından razı mıyım?”

Razılık ya da orada tam kabul yoksa serbest bırakma yapabilirsiniz. İsterseniz önce serbest bırakma sonra razılık yapabilirsiniz. Kimi duygularına sarkaçla bakıyor. Kimi önce serbest bırakma sonra razılık yapıyor. Artık orası sizin özgür alanınız.

Soru: Sarkaçla duyguya nasıl bakabiliyoruz?

Duygu listesini önünüze alıyorsunuz. Bir durumla alakalı duyguları bulmak için sarkaca soruyorsunuz. “Öfke duygusu” dönüyorsa evet ya da hayır çıkıyor. Demek ki sizin çalışmanız gereken bir yer. Bütün listeyi böyle geçerek de çalışabilirsiniz. Emin olamadığınızda, gözünüze bir duygu çarptı mesela, “Bu duygu çalışma konusu mu?” Duyguyu belirleyemediğinizde başvurabileceğiniz çok güzel bir yöntem.

Share this content:


Ucretsizegitimal sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir Cevap Yazın

Ucretsizegitimal sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin