Ebeveynlerin Çocuklarına Söylediği 8 Zehirli Şey

Ebeveynlerin Çocuklarına Söylediği 8 Zehirli Şey

Çocuklar her zaman ebeveynlerinden sevgi ve ilgi beklemelidir. Peki ya ebeveynler zehirliyse?

Dünya genelinde ve Türkiye’ de birçok çocuk farkında olarak veya olmayarak duygusal ve psikolojik hasarlar almaktadır. Bu hasarlar ise onların tüm yaşamını etkilemekte ve onlara zararlar vermektedir.

Ebeveynlerin çocuklarını yetiştirmesi ve onların yanında sergiledikleri davranışlar onların özgüvenlerini artırabilir veya azaltabilir. Sadece bu durumda değil çocuğunuzun geleceğinin zemini de hazırlıyor olabilirsiniz. Çocuklar dünya’ ya geldiklerinde bu dünya hakkında bir bilgi ve deneyime sahip değillerdir. Bu eksikliği ebeveynler tamamlar ve çocuğun en büyük şansıda ebeveyni olur. Aslında Çocuk ebeveynlerinin sanat eseridir.

Sanat eserini işleyen sanatçı iyi ise işte o zaman o sanatın geleceği parlak olur ve yaşam içerisinde mutlu olmakla kalmaz insanlığın önemli sorunlarını dahi çözebilecek p özgüveni içinde barındırabilir. Lakin sanatçı kötü, bilgisize ve ilgisiz biriyle işte o zaman o sanat olmaktan çıkıp sorun olmaya başlar. İşte bu sorun da sadece çocuğu değil çevresiniz ve diğer insanlarında yaşamını mahvedecek yapıyı içinde barındırır.

Tabi ki bu yazı Tüm Ebeveynlere ulaşmayacak ancak en azından elimden geleni yapmış olacağım. Çünkü zaman ve çağın değişimleri anne, babalarında ne yapacağını tam olarak kestirmelerini zorlaştırıyor. Bu aşamada da çocukları zehirleyen ebeveynler, bakıcılar karşımıza çıkıyor. Bu zehir öyle bir zehir ki çocuğun geleceği ve yaşamı henüz başlamışken onu bitirmektedir. 

Öyleyse, ebeveyn veya bakıcının toksik olduğunu, zehirli bir davranışa sahip olduğunu nasıl anlarsınız?

İşte zehirli ebeveynlerin, bakıcıların ve çocuk yetiştirenlerin söylediği ve çocuğun hayatını etkileyebilecek sekiz şey;

  1. Ebeveynlerin Karşı Saldırgan Sözleri

Sen çirkinsin”; “çok şişmansın”; “çok kısasın” veya “Çok zayıfsın” veya “Saçın çirkin” gibi saldırgan sözleri birileri size söylese ne hissedersiniz?

Bu sözlerin her biri çocuğu görünüşüne göre aşağılamaktır ve bu söylemler muhtemelen çocuğun sadece fiziksel güvensizliklerini artıracak ve vücut imajı hakkında endişelenmesine neden olacaktır.  Bu durumda çocuğun duygusal olarak kendini güvensiz ve de iyi şeyleri hak etmeyen aşağılık psikolojisi ile büyümesinin yolunu açacaktır. Böylece bu çocukların yaşamı zorlaşacak, güvensizlik, vücudundan nefret etme, çekinme, hakkını savunmama ve sürekli olarak insanlardan kaçınma davranışları sergilemesi olasılık dahilinde olacaktır.

Ebeveynler, Anne, Babalar ve çocuk yetiştirme sanatçıları çocuklar dışarıdan nasıl görünürlerse görünsün onlara kendilerini nasıl seveceklerini, kendileriyle nasıl barışık olacaklarını öğretmeleri gerekiyor. Bu tutumu sadece kendi çocuklarınız için düşünmeyin, her birimiz bir topluluk içerisinde yaşıyoruz. Toplumdaki bir sorunlu insan sizi de çocuğunuzu da etkiler. Unutmayın çocuklar ebeveynlerin olduğu kadar toplum içinde değerli ve önemli bireylerdir.

  1. Davranışa Yönelik Kışkırtıcı Sorular

“Neden bu kadar tuhaf davranıyorsun?”, “Neden böyle yürüyorsun?”, “Neden o şekilde çiğniyorsun, neden öyle  hareket ediyor ya da böyle konuşuyorsun?” gibi ifadeler çocukların henüz küçük yaşlarda zehirlenmelerine neden olur. Bu zehir fiziki bir zehir değil duygusal, psikolojik ve sosyolojik zehirlenmelerdir.

Çocuklar ebeveynlerinin söylediği her şeye inanma eğilimindedir. Bu nedenle alaycı sorular veya bu tür açıklamalar çocuğa kendilerinde bir sorun varmış gibi hissettirebilmektedir. Bu zehirli ve çok yanlış davranış çocuğun yaşamını büyük ölçüde etkilediği gibi yetişkinlik döneminde dahi toplum içerisinde rahat olmasını çok zorlaştırır. Çünkü varlığı nedeniyle rahatsızlık duyacak ve başkalarının ona gülebileceğinden veya dalga geçeceğini düşünürler. Öyle ki bu zehirli davranışların birçoğu ebeveynlerin kendi uydurdukları kusurlar olup sadece buna odaklanmalarından kaynaklanmaktadır. Belki o kusur olarak görülen şey kusuru olmayacak veya gelecekte düzeltecekti. Belki de onun yaşamında bu kadar önemli biri soruna yol açmayacaktır. Ancak o kusurun iması nedeniyle zehir bir defa vücuda yayıldı ve geleceğin belki bir diplomatı, iletişim uzmanı, girişimcisi sadece bu basit ebeveyne göre kusur olan şeyden dolayı insanlığın bir kaybına neden olmuş olabilir.

Unutmayın ki her insan insanlık medeniyetine büyük katkılar sağlamaz ancak her insan yaşama ufacık bir katkı sağlar veya sağlayacak bir insanı kurtarabilir de yokta edebilir. Dolayısıyla kaybedilen her çocuk bir ailenin kaybı değil insanlığın ortak kaybı olur.

  1. Bencil Tek Yönlü Dilekler

“Keşke hiç doğmasaydın”, “Keşke kürtaj olsaydım”, “Senin olduğu için pişmanım”, “Keşke başka bir çocuk olsaydın”, “Keşke seni doğuracağıma taş doğursaydım” gibi rencide edici dilekler çocuklara söylenmemelidir.

Bu, onlara bu dünyada var olmamaları gerektiğini hayatta olmayı hak etmediklerini hissettirecektir. Bu nedenle çocuklar daha erken yaşlarda sosyalleşme sorunları, kenarlara çekilme, hiç olmamış veya olmayacak gibi davranmalar, kendini saklamalar gibi davranışlar geliştirmelerine neden olabilir. Bu sözler genel olarak bir insan için çok zararlı sözlerdir. Kaldı ki bir çocuk için çok daha kötü sonuçlar doğurabilir. Çocukların kendi kendine zarar vermesine ve erken depresyona yol açabilecek boşluk kimlik duygusunu oluşturmasına neden olabilir.

Bu kötü ve rencide edici söz yerine, ebeveynler çocuklarını sevildiklerini ve değerli olduklarını hissettirmelidir. Bu davranış nedeniyle çocuklarınız çok daha temkinli ve özgüvenli bir karakter oluşturacaktır.

  1. Çocuğu Bir Yük Gibi Hissettirmek

“Bana çok pahalıya mal oldun”, “Sana bakmak çok zor”, “Sana sahip olmak beni yoruyor”. “gibi söylemleri bir ebeveyn çocuklarına söylerse, o esnada çocuk kendini yük gibi hissedecektir. Bu nedenle sırf ebeveynin sert tavırlarından kaçınmak için bilinçsizce ihtiyaçlarını, duygularını ve sorunlarını gizlemesine ortam hazırlayabilir.

Kâr amacı gütmeyen çocuk sağlığı araştırmaları yapan NEMOURS adlı kuruluş, çocukların maruz kaldığı bu duygu durumlarının ilerleyen yaşlarda hırsız ve istismarcı bir kişilik olabilme eğilimlerine sahip olduğunu duyurmuştur. Dolayısıyla çocukların sevgi ve şevket eksikliği çocukların karakteri üzerinde de ciddi etkilere sahip olmaktadır.

  1. Sağlıksız Karşılaştırmalar

“Neden kardeşin, kuzenin veya diğer çocuklar gibi değilsin?” “Diğer çocuklar senden daha iyi”.

Bütün bu söylemler ve eylemler bir çocuğun özgüvenini önemli ölçüde azaltan bir faktör olarak karşımıza çıkar. Bu sayede çocuklar ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar, asla ama asla yeterince iyi olamayacaklarını düşünmelerine neden olur.

Kardeş karşılaştırmaları ise kardeşlerin birbirleriyle sağlıksız ilişkiler geliştirmelerine neden olmaktadır. Ayrıca Amerika Birleşik Devletleri federal hükûmeti tarafından işletilen ABD Ulusal Sağlık Enstitülerine bağlı olarak faaliyet gösteren dünyanın en büyük tıp kütüphanesi web sitesinde kardeşlerden biri diğer kardeşe göre daha az sevgi gördüğünüz düşünmesi veya hissetmesi çocukların gençliği itibariyle vandalizm, şiddet, gasp ve hırsızlık unsurlarını artırdığını saptamıştır. Bununla birlikte birbirlerine kıskançlık, kızgınlık duymaları da gelişmekte ve bu etki yaşam boyunca devam edebilmektedir. Bu durum da kardeşler arasına çekişme, anlaşmazlık ve şiddetlenen tartışmalara neden olabilmektedir.

Bu nedenle çocuklar arasında kıyas yapmadan önce ağızdan çıkacak zehirli sözcüğü tekrar tekrar düşünün. Çünkü kızgınlıkla kurduğunuz zehirli bir cümle o çocuğun yaşamını mahvedebilir. Karşılaştırma yaparken bir kere daha düşünün.

  1. Sözlü Olarak Küfürlü Sözler veya İfadeler

“Sen aptalsın, işe yaramazsın”, “Sen eziksin!” veya “Sen bu kafayla asla başaramayacaksın”.

Bunun gibi mutlak sözler çocuğun özgüvenine düşündüğünüzden daha fazla zarar verecektir. Çünkü çocuklar ilk yıllarında kendinden büyük ve üstelik güvendikleri anne, babalarının sözlerini önem verirler. Her ne kadar önem vermiyor gibi görünselerde bu düşünceden etkilenirler. Kendi elleriyle çocuklarını yaşamda mutsuz, başarısız ve işe yaramaz hale getirebilirler.

Bu nedenle ebeveynler çocuklarını kendilerine inanmaya teşvik etmeleri önemlidir. Unutmayın ki çocuklar ilk eğitimlerini ve düşüncelerini aileden alır. Aileden alınan ilk düşünceler daha sonra okulda öğrendikleriyle harmanlanarak 7 yaş itibariyle de artık karakteri oluşturulmuş olur.

  1. Terk Etmekle Tehdit Etme

“Seni bırakacağım”, “Seni bir kenara bırakacağım”, “Bir gün uyanacaksın ve beni asla bulamayacaksın”, “Ortadan kaybolacağım”. “Birgün beni göremeyeceksin”, “Başımı alıp gideceğim” gibi tehdit ve en çok güvendiği kişinin yokluğunun düşüncesi çocukta kaybetme, güvensizlik, terk edilme sorunları gibi sorunlar yaşamasına neden olacaktır.

Bu durum çocukların büyümesi itibariyle de kendini göstermeye devam edecek ve bu duygular bilinçsizce zihinlerine bir inanç olarak yerleşecek. Çünkü bu tavır onun işe yaramazlığı, değersiz olduğu, bir anlam ifade etmediği için yapıldığının düşünmesini sağlayacaktır. Bir nevi değersizlik duygusu içerisinde yaşamını sürdürme olasılığını artırmaktadır.

Tabi ki buradan da anlaşılacağı üzere ayrılmalarından korktukları için gelecekteki ilişkilerine de güvenemeyecekler ve ilişkilerinde sorunlar yaşayacaktır.  

  1. Boş Sözler Vermek

“Bunu yaparsan, sana onu alırım” veya “Bir dahaki sefere seni oraya götürürüm” gibi söylemlerin olması ancak o sözlerin veya söylemlerin hiçbir zaman yapılmaması çocuklarda ihanete uğramış hissiyatına yol açar.  

Ebeveynler tutamayacağı sözler verdiğinde, bu durum çocuğun güvenini kırar ve kandırılmışlık hissiyatının yaşanmasına neden olur. Bu ve benzeri tutulamayacak sözler vermek, bir çocuğa hayatta başkalarına nasıl güvenilmeyeceğini öğretmenin mükemmel bir yolu olarak karşımıza çıkar.

Eğer çocuklarınızın diğer insanlara güvenmesini istemiyorsanız, ilişkiler yaşamasını istemiyorsanız, insanlarda uzak durmasını istiyorsanız, yalnız ve tek başına bir köşede beklemesini istiyorsanız, hakkını savunmamasını istiyorsanız, başarısız olmasında katkınız olmasını arzuluyorsanız evet mükemmel bir yoldasınız ve kesinlikle doğrusunu yapıyorsunuz.

Burada anlatılan kelime ve söylemler fiziksel olarak zararlı olmayabilir lakin psikolojik olarak en büyük zararın ortaya çıkmasına katkı sağlayacak yanlış söylemler ve tutumlardır.

Çocukluk çağı, her insanın hayatında önemli bir bölüme sahiptir.  Çocukluğumuz bizim kişiliğimizi, davranışlarımızı ve inançlarımızı oluşturmamızı sağlar. Yeni başladığımız hayatı ancak bu çağda genel çizgilerini anlayabilir ve kendi duygusal yapımızı oluştururuz. İşte bu durumun çocuklarda olmaması için gerekli özeni gösterelim. Unutmayın ki çocukların yanlış ve kötü davranışları sadece aileyi değil toplumu ve o toplumda yaşayan diğer insanları da etkiler. Çocuğunuz olmadığı için karşı komşunun çocuğunun kötü yetişmesini görmemezlikten gelmek gelecekte o çocuğun sana, ailene ve çocuklarına etkisinin olabileceğinin de mümkün olacağını düşün. Çünkü insan yalnız bir varlık değil sosyal bir varlıktır.

Bu istismar türlerinden herhangi birini yaşadınız mı? Bu durumlar  hakkında neler düşünüyorsunuz? Bu videonun tanıdığınız birine katkı sağlayacağı birini tanıyor musunuz?  Herkesin dikkatini çekmek ve gelecekte olası birkaç sorunun önüne geçmek şuanda elinde, katkı sağlayacağını düşündüğün insanlara gönder ve daha güvenli bir yaşamın ilk adımını sen at.

Böylece ebeveynler veya gelecekteki ebeveynler de çocuklarıyla nasıl konuşacakları konusunda daha dikkatli olabilir ve bilgi sahibi olmalarını sağlayabilirsiniz.

Toplumsal desteğinizi ve çocukların geleceğini sana evet evet sana emanet ediyorum. Şimdi sıra sende…

Bilalhan Çağatay

Kitaplarıma ulaşmak için TIKLAYINIZ.

Yazının videosunu aşağıdaki videodan izleyebilirsiniz;

Share this content:


Ucretsizegitimal sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Ucretsizegitimal sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin