Rüyalar; Hava Elementi Bilgi Alemi

Sosyal medyada paylaş

DÜŞÜNCEDEN KALBE İNMENİN 1 BAŞKA ETKİSİ RÜYALAR; HAVA ELEMENTİ BİLGİ ALEMİ

Bedeninizin bir torus alanı var, organların, kalbin de torus alanları var. Organların içinde en büyük torus alanı kalbinki. Çünkü o en büyük yayılımı yaptığı için. Kalbin torus alanı neredeyse bedenin tamamını kaplıyor. Hatta bedenin torus alanını kalp daha çok şekillendiriyor. 

Siz belirli bir seviyenin üstüne çıktığınızda koherenzde, , 7-8’lerin üstüne çıkmaya başladığında, titreşimsel manyetik döngü olmaya başlıyor. Bunu hissedebilirsiniz. Koherenz bunu ölçüyor. Yoksa kalp atışını ya da nabzı ölçmüyor. Oradaki yayılımın gücünü ölçüyor.

Bilincini, düşüncelerden beyinden; kalbe indirmenin yaşamını ne kadar rahatlattığına dair;

Kalbe doğru inmenin, kalbe odaklı yaşamanın, kalbinle bağlantıyı daha fazla arttırıyor. Kalbinizle bağlantı arttığında da varoluşla bağlantınız artıyor. Bu sefer düşüncelerin kaosundan kalbin fantastik alemine giriyorsunuz. Bu perdelerin açılmasını sağlıyor. Düşüncelerde saflaşma, düşüncelerin aşağı doğru kayıp artık kalp bölgesinde yayılması düşünce aleminin ve aynı zamanda kalp çünkü düşünceden daha ziyade hissetme alemidir.

Torus alanında hissetme, algılama alemidir;
Kalp düşünmez algılar. Kalp düşünmez idrak eder. Kalp sadece dış dünyadaki sinyalleri alır idrak eder. İdrakini beyne gönderir, beyin de yorumlar kendi bilincine göre. Normal şartlarda kalp hisseder. Dışarıya gider oradaki bitkiye gider, hisseder, algılar. Onun alanından bilgiyi alır, beyne iletir. Beyin onu bir yere koyabilirse koyar. Kalbin perdeleri yok, duyuları önünde engelleri yok.

İnsanların titreşimlerini algılamadan, bir şey yaparken birden başka halin içine geçmesi, gözünü kapattığında bir alfa haline geçtiğinde görüntülerin açılması; bunların hepsi düşünce aleminden kalbe inmenin sonuçları. Düşünce alemindeyken de deneyimler yaşanıyor. Arkasında düşünce aleminin karmaşıklığının devam ettiği görülebilir. Kalbe indiğindeyse ne kadar rahatlıkla o duyuların farklı bir şekilde çalıştığı, gözünün, kulağının başka bir şekilde, oradaki perdelerin kalktığını görüyoruz. Bu da hava elementinin kalbe indirmenin fantastik dünyası.

Bir yandan kalbe indirmenin getirdiği şunu yaşamak güzel. Coherence-Kalbin uyum alanı halinde olduğunuzda sempatik ve parasempatik sisteminizi, ikisini de güçlü bir şekilde kullanıyorsunuz. Otonom sinir sisteminin iki kolu var: sempatik sinir sistemi, erildir, yang’dır. Bedeniniz sempatik sinir sistemine geçtiği zaman aktif olur, nabız yüksektir, hareketlisiniz. Bazen stres ve baskı halinde de sempatik sinir sistemine geçiyor. Parasempatik sinir sisteminde de gevşemiş, uyku halindesiniz. Parasempatikte biraz daha yin haldesiniz.

Bu ikisini aynı anda, güçte kullandığınızda işte buna koherenz deniyor. Yani sempatik sinir sistemi sizin dış dünyayla bağlantınız; parasempatik iç dünyayla. Koherenz ile meditatif hal arasındaki fark bu. Meditatif hal, belki uyku gibi bir hal. Ama koherenz dediğimiz uyum hali, uyanıklık hali.

Meditasyonun da amacı; uyumak değil uyanmak;
Hem burada tamamen köklenerek hem aynı zamanda ilahi mekanizmanın içinde olmak. Hem yukarıda hem aşağıda olmak. Hem aşağı köklenmek hem aynı zamanda aşağıdaki her şeyin yukarıyla bağlantısını görebilmek. Koherenz bu demek. Koherenz içinde olduğunuzda tam tersine uyanık halde oluyorsunuz;
Şöyle bir dalgalanması sürekli. O kalp atış hızı değişkenliğinin şu şekilde böyle dalgalar halinde yukarı çıkıp aşağı inmesi ve bunun bir sinüs dalgası gibi oluyor. Sempatik ve parasempatik sisteminin ikisini de kullanmanız hem kalpte hem de aynı zamanda beyne en yüksek düzeyde sinyali veren uyanıklık halinde. Samadi hali de böyledir, uyanış halidir.

Son dönemlerde yaşadıklarımız yine kalp odaklı yaşamanın ürünü. Kalp yukarının ve aşağının olduğu için kalpte kalmaya başladığınızda dış dünyada da köklenmeye başlıyorsunuz. Sadece yukarıya çıkmanızı sağlamıyor. Sadece boğazınızın üzerini çalışabilirsiniz. Yaradan’la iletişim açmaya çalışın, Kaynak ile bağlantıyı güçlendirmeye çalışın. Bunları yapabilirsiniz ama bu zaman bağlantınız kopacak aşağıyla beraber. Fakat kalp şunu sağlıyor.

İki tarafı da güçlü bir şekilde kullanıp ruhsal bir bilinçte yaşarken bu dünyaya tam köklenmiş bir şekilde yaşıyorsunuz. Bu ikisini beraber yaptırıyor kalp. Biraz fazla meditasyon yaptım bugün biraz fiziksel işlerle uğraşayım gibi bir durum olmuyor. Çok madde dünyasında uğraştım biraz da meditasyon yapayım ruhsal aleme geçeyim olmuyor. Bu ikisi ile beraber aynı anda çalışabilmeyi getiriyor kalp. Aşağıda mimariye çalışırken bu sefer Yaradan’ın bilinci de orada oluyor. İkisi ayrı yerlerde olmuyor. O gözle bakıyorsunuz.

Kalbin içinde yaşamanın getirdiği uyanıklık ve tam köklenmiş, ilahi alemle tam bağlantıda olan bir hal oluyor;
Tasavvufta buna dünyada olup dünyada olmamak deniyor. Dünyadan değiliz ama dünyada tam köklendiğimizde aynı anda dünyadan olmayan halimizle burada bulunabiliriz. Bu da yine hava elementinin ve kalbin içinde kalmanın etkileri olduğunun görüyorum.

Düşünce kasları, sinirleri sıkıştırıyor;
Hava elementi sinir, kas alemidir. Toprak elementi kemik alemidir.
Hava elementi beyindir, kaslardır, eklemlerdir. Omurganın içindeki eklemlerdir aynı zamanda. Daha çok oynak eklemlerdir ama omurganın eklem araları hava elementidir aynı zamanda. Hava elementi ne kadar düşünce varsa o kadar sıkışıyor. Düşünceden kalbe indirdiğinde kaslar sinirler gevşemeye başlıyor.

İnsan her sempatik sinir sistemine doğru yöneldiğinde kasların, sinirlerin gerildiği görülmüş. Çok fazla düşünce halinde aşırı sempatik sinir sistemine geçiyor. Parasempatiğe geçtiğinde de uyku hali görülüyor. Kişi sempatik ile parasempatik arasında salındığında bu sefer kişinin kasları gevşiyor bir yandan da uyanık hal oluyor.

Düşünceden kalbe inmenin 1 başka etkisi rüyalar; Hava Elementi bilgi alemi
Rüyalar
 da hava elementinin özelliklerinden biri.
Hava elementi bilgi alemi, rüyalar da bilgi iletme yolu. Ruh bilgisi çeşitli şekillerde veriyor. Bazen bir öğreti şeklinde, bazen mesaj, sembol şeklinde verebiliyor. Üçünü de yaşayanlar var. Direkt bir rüya size öğretimi açabilir. Aynı bir organın, kemiğin bizimle iletişim kurarak ağrı yada sancı yoluyla iletişim kurması gibi. Rüya alemine girmek ve direkt mesajlar almak da yine düşüncenin ne kadar saflaşmaya başladığını gösteriyor.

Bilinciniz karışıksa rüyalarınız da çok karışık oluyor;
Düşüncelerinizi ne kadar kalbe doğru indirirseniz rüyalarınız da o kadar berraklaşmaya başlıyor. Rüyalarınızı daha yüksek düzeyde, size net ve öğretici mesajlar geliyor, bilinçaltını gösteren rüyalarınızdan ziyade.

Bu arada kuvars tepe çakra ile alakalı. Kuvars her yerde kullanılabilir, rüya için programlayabilirsiniz. Rüyaları netleştirmek için. Lapis lazuli alın çakranın taşı. Alın çakra ile rüya alemi yüksek düzeyde bağlantılı. Çünkü alın çakra aynı zamanda vizyonlar ve rüyalar alemi. Alın çakrayı güçlendiren lapis taşı rüya alemine girmenizi kolaylaştırır. Yastığınız altına koyabilirsiniz. Ametist de olur.

Şunun için; üç taşın üç ayrı görevi var, bir kombin yaparsanız.

Rüya alemine daha yoğun girebilmek için lapis kullanırsınız;
O vizyon, rüya alemiyle bağlantı kurmanızı sağlar. Ametist bağlantı kurduğunuz görüntü aleminin ruhsal alemle ilişkisini sağlar. Yine rüya görürsünüz, bu sefer daha yüksek ruhsal alemlerle, yüksek benliğinizin alemiyle bağlantılı rüyalar görürsünüz. Kuvarsa taşı da bu rüyalarınızın daha berrak görünmesini içindir. Bu üçlüyü bu niyetlerle kullanabilirsiniz. Rüyalar alemiyle çalışmak isteyen Canlara bu kombini tavsiye ederim. Tek başına sadece lapis kullanabilirsiniz.

Eğer kalbimiz açıksa böyle bilgiler geliyor. O taşların fiziki olarak özelliklerini bu kadar bilmese de kişiye ilham oluyor. O bir şekilde geliyor o bilgi. O 3 kristal de kullanılabilir, rüya alemine daha yüksek seviyede girmek için.

2020’nin ana çalışmalarından biriydi, kalpte yaşamayı öğrenmek.

Rüyada bilinçli bir haldeyken o alana çekilmeyi yapabilirsiniz. Bu da hava elementinin etkisi. 

Düşünce olarak ne kadar hafiflerseniz o kadar rahat uçuyorsunuz. Uçma, uçuş deneyimleri, bunu bir daha yaşayabilirsin. Bunu zorlamadan, kendini bu deneyime teslim etmeye başladığında bir süre sonra zaten o bilincin o deneyime seni tekrar çıkarabilir. Bu biraz da düşüncenin berraklaşmasıyla alakalı. Hafiflemek uçuşumuzu sağlıyor.

Yüklerimizi bıraktıkça hem duygusal hem düşünsel olarak bu tür deneyimlerimiz, uçuşu deneyimlediğimizi, daha doğrusu hafiflemenin ne kadar güçlü deneyimler yarattığı sistem bize gösteriyor bir şekilde. Düşüncelerimiz hafiflediğinde bilinç olarak uçmaya başlıyoruz. Bu deneyimler tarif edilemez, her birimize nasip olsun inşallah.

Kurs Önizlemeleri

Şu yazılarda hoşunuza gidebilir...

Bir Cevap Yazın

%d blogcu bunu beğendi: