Yaşantımız boyunca belki de en sık karşılaştığımız soru kalıpları değil mi?
‘Neden yemeğini yemiyorsun?’ ‘Neden geciktin?’ ‘Niçin cevap vermiyorsun?’ v.s. gibi zaman zaman bu tarz sorulara maruz kalmışızdır.
Gerek anne-babamızdan, biraz büyüyüp okula gidince öğretmenlerimizden, sevgilimizden, en yakın arkadaşlarımızdan, eş dost akrabalardan hatta ve hatta kendimizden bile duyarız bu NEDEN? NİÇİN? sorularını. Bir düşünün gün de kaç kere denk geldiniz?
Peki bu tarz sorulara verdiğiniz cevap ne hissettiriyor sizlere? Hemen savunma mekanizması gelişiyor değil mi? Örneğin;
⁃ O kadar aradım NEDEN telefonuna bakmadın? sorusuna karşı hemen gardımızı alıp;
⁃ Bin türlü insanla uğraşıyorum hangi birinize cevap vereyim…şeklinde yanıt verebiliyoruz.
Cevabınız genel de savunma şeklinde oluyor değil mi?
Bu tarz sorular özünde ne kadar şefkat, merak vs. içerse de sanki hesap soruluyormuş, yargılanıyormuş hissi oluşturur. Savunma mekanizmasını tetikleyen yapıya sahiptir ve bir an da anlamsız bir tartışma bile çıkartabilir.. Kendimizi yargılanıyormuş gibi hissedip hemen karşı atağa geçmeye başlarız. Sert bir savunma ya da bir tür kaçış oluşturup püskürtmeye çalışırız.
Buna bir çocuk da aynı karşılığı verir çünkü NEDEN? NİÇİN? NİYE? soruları yargı içerir. Ne kadar masum olursa olsun bilinçaltımıza böyle bir sinyal verir. Dolayısı ile karşı atağa geçer ve kendimizi bir mücadelenin için de buluruz. Artık sorulan sorunun bir önemi kalmamıştır önemli olan o sorunun içinden nasıl sıyrılmaya çalıştığımızdır.
Oysa sadece farklı iki soru kalıbıyla aynı soruları sorsak sizce ne değişirdi? Gelin tekrardan soralım ;
⁃ O kadar aradım seni NE oldu da telefona cevap vermedin?
Burada bütün gardlar düşer soruda endişe var, merak var, sanki biraz da şefkat var değil mi? Cevabınız şöyle olabilir:
⁃ Aklım hep sendeydi ama o kadar yoğundum ki.. gibi gönül alan tavır sergileyebiliriz..
Soru kalıpları değişince bakış açımız değişecek. NE? NASIL? sorularında yargı, hüküm yoktur. Çözüm arama vardır. Ego devre dışı kalmıştır, dolayısıyla bilinçaltımız bir tehdit algılamaz ve savunmaya geçmez. Bu soru kalıplarının karşısında artık kişi çözüm üretmeye yönelir. Böylelikle duymak istediğimiz her cevap artık karşımızdadır. İşte bu sorular güçlü sorulardır.
Yaşam koçluğunda da size gelen danışanınıza bu tür soru kalıplarıyla sorular sorarsanız danışanınız hemen çözüm odaklı düşünmeye başlayacaktır. Çünkü hiç bir tehdit, yargı, hüküm hissetmeksizin bulacağı cevaba gönül rahatlığıyla ulaşacaktır. Savunma veya kaçış duygusuna kapılmadan bulacağı çözüm ile yaşamına yeni bir bakış açısıyla devam edecektir.
Soru kalıbının ve üslubunun ne kadar önemli olduğunu bir kez daha vurgulamış olduk. Bundan sonra ki diyaloglarımız da aynı özenle NE? NASIL? soru kalıplarıyla kurduğumuz cümlelerle kendimizi tam olarak ifade ederiz.
Sevgilerimle
Burcu ERDEM
Yaşam Koçu
ins: @burcuerdem777
youtube: @yaşamkoçuburcuerdem
Bunu paylaş:
Ucretsizegitimal sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.