Yeni Deneyim ve Daha Yüksek Duygular ile Genetiğin Kapısını Açın

YENİ BİR PROTEİN ÜRETİN

Vücut protein üreten bir makinedir. Bedenin protein üretmesi için bir genin açılması veya etkinleştirilmesi gerekir. Bir organizma değiştiği anda ve yeni bir şekilde davranmaya başladığında, yeni bir deneyime sahip olur. Bu yeni deneyim sürekli olarak yeni kimyasal bilgiler üretir ve bu kimyasal bilgiler genlere sinyaller gönderir. 

Yeni bir deneyime bağlı yeni bir sinyali tekrar tekrar göndererek, genetiğin kapısını çalıyorsunuz ve aniden bu gen açılıyor ve yeni bir protein üretiyor.

Bu, organizmanın yeni deneyime adapte olduğu, deneyim yoluyla farklı kimyasal geri bildirim ürettiği ve gene sinyal gönderdiği anlamına gelir.

YENİ DAHA YÜKSEK DUYGULAR YARATTIĞINIZDA, YENİ GENETİK İFADELER AKTİVE EDERSİNİZ;

Duyguların geçmiş deneyimlerin nihai ürünü olduğunu kabul edersek ve her zaman aynı düşünme ve hissetme döngüsüne girersek, hep aynı genleri açmış oluruz ve diğerleri etkisiz kalır. Bu şekilde genetik kararlılığa doğru ilerlemiş olursunuz.

Fakat yeni bir varoluş durumuna girip, yeni daha yüksek duygular yarattığınızda, yeni genetik ifadeler aktive edersiniz. Bu ifade veya bu proteinlerin ifadeleri hayatınızın ifadeleri haline gelir.

İçsel ruh halinizi değiştirdiğinizde birkaç dakika içinde yeni genlere yeni sinyaller göndermiş olursunuz. Farkındalıkla içsel bakışınıza aşağıdaki soruları odaklanarak yeni bir adım atmaya niyet edin; Hayatınızda yeni hiçbir şey olmadığında ne olur?

Bu durumda hangi genler ele alınır?

Bedeninizde hangi genetik değişikliği yaratmak istersiniz?

3 Beyin: Neokorteks, limbik sistem ve serebellum (beyincik)

Üç tane beyniniz vardır. Hepsi bir davranıp, düşünceden harekete ve var oluşa geçişinizi sağlar. Düşünen beyniniz Neokorteks’tir. Bilinçli algının merkezidir. Neokorteks sizi dış dünyaya bağlar ve yeni bilgi edinmeyi sever. Deneyim ve öğrenme düşünen beynin donanımını ve devrelerini güncel kılar.

İkinci beyin limbik sistemidir; 

Bu beyin yeni bilgilerin uygulanması ve yeni davranışların yaratılmasıyla aktive edilir. Yeni deneyimler, beyindeki entelektüel kavrayış devrelerini güçlendirir. Her türlü kimyasal sinyali birlikte karıştırır ve artık bir şeyin sadece felsefi olarak ne anlama geldiğini anlamakla kalmaz, aynı zamanda içgüdüsel olarak anlamaya başlarsınız.

Beynin entelektüel olarak anladığını duygusal olarak vücudunuza öğretirsiniz.

Limbik sistem duygu veya his üretir;
Yeni bir deneyimi sadece bir defa yaşamak yeterli değildir.
Hem vücudu hem de bilinçli zihni nörokimyasal düzeyde koşullandırabilmek için bu deneyimi sürekli tekrarlamanız ve sürekli yeniden yaşamanız gerekiyor.

Serebellum (beyincik) 

Zihin ve beden birlikte hareket eder ve işbirliği içinde olursa bir olur ve işte o zaman yükselmiş bir varlık haline gelirsiniz ve üçüncü beyni aktive edersiniz.
Bu beyne serebellum (beyincik) denir;
yani bilinçaltı koltuğu. Bu yeni deneyimi çok sıklıkla uygularsanız artık bilinçli bir şekilde düşünmeniz

gerekmemektedir, onu içselleştirmişsinizdir. Bu artık sizin kim olduğunuzdur.

Sizin için ikinci bir doğanız haline gelir. Bu kabiliyet seviyesine ulaştığınız an yeni bir nörokimyasal düzeyi içselleştirmişsinizdir. Hiçbir şey ve hiç kimse bunu elinizden alamaz. Buna uzmanlık deriz.

Bağımlılık yaratan duygularınızı algılar algılamaz, artık program olmaktan çıkıp, programı gözlemleyen biri olursunuz. Öznel olan benliğinizi nesneleştirmeye başlarsınız.

Kendiniz hakkında ne düşünmek ve ne hissetmek istiyorsunuz? 

Hangi deneyimleri içselleştirmek istiyorsunuz?

DÜŞÜNCELERİNİZ VE HİSLERİNİZ ATOMU ETKİLEYEN ELEKTROMANYETİK BİR İMZA YAYAR:

 Acı çekme ustası olmuş kaç kişiyi tanıyorsunuz?

Önceki bölümde bahsettiğimiz üç beyinin yardımıyla altruistik varoluşu içselleştiririz.
Kuantum alanı düşündüğünüz veya hissettiğiniz şeylere tepki vermez sadece kim olduğunuza tepki verir. Kuantum alanında düşünceleriniz elektrik yükü gibidir. Yaydığınız duygular, kuantum alanındaki manyetik yüktür. Düşünceleriniz ve hisleriniz elektromanyetik bir imza yayar ve bu hayatınızdaki her bir atomu etkiler. Düşünceleriniz sinyal gönderir ve duygularınız olayı size doğru çeker.

Her gün hangi sinyalleri gönderiyorsunuz?

Yeni ve olağandışı bir şekilde düşünmeye başladığınızda ve içsel vizyonunuz sizi tamamen sardığında, düşünceleriniz zihninizde bir deneyim olarak kaydedilir. Olay daha gerçekleşmeden bedeniniz olay gerçekleşmiş gibi hisler yaratınca yeni bir varoluş durumuna geçersiniz. Çünkü düşünme ve hissetme şekliniz bir var oluş durumu yaratır ve bu sayede tamamen yeni bir elektromanyetik imza gönderirsiniz. Bedeniniz bir hayvandır. O, ruhunuzun bir kölesidir. Ama bedeniniz ruh haline geldiğinde, köle artık efendi olmuş olur. 

Zihnin Gücünü Anlamak

Çoğu insan tüm kararlarını bilinçli olarak, yani bilinçli zihinle aldıklarını düşünür. Ancak bu kararları beden-zihinle alırlar. Vücudunuz, geçmişe her geri dönmek istediğinde, duygusal ve sinirli olduğu için veya geleceği tahmin etmek istediğinde, onu şimdiki zamana geri getirmeniz gerekir. Bunu her yaptığınızda, vücudunuzu yeni bir zihne koşullandırırsınız ve parçacıktan uzaklaşarak, dalgaya doğru ilerleyerek enerjiyi serbest bırakırsınız.

Meditasyonunuzdan kalktıktan sonra, tamamen yeni bir elektromanyetik imza gönderirsiniz ve bu arada göreviniz bu değiştirilmiş zihinsel ve fiziksel durumu gün boyunca korumaktır.

Artık ne olmak istemiyorsunuz?

Bugün olabileceğin Kendin olabilmen için kendini en iyi şekilde nasıl ifade edersin?

Göreviniz bu değişmiş olan durumunuzu, dış koşullarınızdan, vücudunuzun bağımlılıklarından, alışkanlıklarınızdan ve zamandan bağımsız bir şekilde korumaktır. Eğer bunu yapabilirseniz hayatınızda olağandışı bir şey olacaktır. Bu doğanın yasasıdır.

ÖZ-SEVGİ NASIL GELİŞİR VE İÇSEL SEVİNÇ

Bedeniniz öfkeliyken ve size yapamayacağını söylerken, siz ona yapabileceğinizi ve onun üzerinde çalışmaya devam edeceğinizi söylediğinizde, öz-sevgi gelişmeye başlar.

Er ya da geç bedeniniz sakinleşir ve zihninize teslim olur. Çünkü bedeniniz o bağlı olduğu durumdan kurtulur kurtulmaz gerçeğe tamamen farklı bir perspektiften bakmaya başlarsınız. Kendinizi aştıktan ve vücudunuzu geçmişin zincirlerinden kurtardıktan sonra kendinize yeni bir gelecek yaratmış olursunuz. Aslında zaten o gelecekte yaşıyorsunuz. Maddi hiçbir şey bize gerçek mutluluk vermez. 

Hayatın temel amacı;
Bizi geçmişimize bağlayan hislerimize ve bizi her defasında aynı şekilde tanımlayan alışkanlıklarımıza bakmak ve içimizdeki ilahi akışı engelleyen katmanları kaldırmaktır.

Bu sınırlamaları- maskeleri- katman katman olarak size veren zekâyı soyarken,

Yaşam sizin içinizden sızmaya başlar. Onun doğası sizin doğanız olur, onun ruhu sizin ruhunuz olur, onun iradesi sizin iradeniz olur. Bilinci sizin bilinciniz olur ve sevgisi sizin sevginiz olur. Bu olduğunda, içsel sevinci yaşarsınız. Artık dış koşullarınız sizi cezbetmeyecektir.

Dualarınızın zaten kabul edildiğini bilseydiniz hayatınızı nasıl yaşardınız?

Her birimiz hayatımızda büyük bir şeyler yapmışızdır. Sizin hayatınız sizin öncülüğünüzdedir. Yaşam koşullarınız ve zorluklarınız, sıkıntılarınız ve talihsizlikleriniz, yeni bir zihinsel yapı ile yüzleşmenizi sağlamak için oradadır.

Doğadışından Doğaüstüne; Biri nasıl doğaüstü olabilir?

Her şeyden önce, doğaüstü bir şey yaparak.
Herkes korkarken cesaret göstererek.
Herkes eksiklik yaşarken elindekini vererek.
Herkes yargılarken merhamet göstererek.
Herkes kendini kaybetmiş ve yukarı doğru çabalarken,
sakin ve anı yaşayıp zirvede olarak.
Ve eğer bu doğaüstü davranışlara devam ederseniz, er ya da geç doğaüstü olacaksınız.

Tüm büyük kişiliklerin er ya da geç hayat tarafından zorla sahneden indirileceğine dair bilinçaltı bir varsayım vardır. Bu yüzden çoğu insan bilinçaltında şöyle bir şey düşünüyor:
Işığımı saklamalıyım çünkü daha fazla göze çarpmamalıyım.
Peki ya herkes önderlik etseydi?
Herkesi ortadan kaldıramazlar, değil mi?

İçimizdeki ilahi akışı engelleyen katmanları ortadan kaldırmak;

Eksiklik hissederken bolluk ve zenginlik istediğini söyleme. Zengin bir kişi eksiklik hissetmez, bolluk hisseder. Altın sadece altını çeker. Kurşun altını çekmez. Dünyada istediğimiz her şeyi göstermek zorundayız. Korkumuzu, hayal kırıklığımızı ve öfkemizi aştığımızda, herkes kendi üzerinde çalıştığında, gerçekten hizmet etmeye ve vermeye başladığımızda, daha derin bir seviyede bağlanmaya başlarız.

İçimizdeki ilahi akışı engelleyen bu katmanları kaldırmaya başladığımızda, daha ilahi hale geliriz. Daha fazlasını veririz. Daha çok önemseriz. Daha fazla hizmet veririz. İnsanların yaşamlarında fark yaratmak isteriz. Bunu yavaş yavaş anlamaya başladığımızda, insanları birbirinden ayıran perdeyi ve onları korkutan, rekabete iten ve düşmanlığa zorlayan illüzyonu görmeye başlarız. Bu insanları kontrol etmek için harika bir yoldur. Ama sen ve ben, hayatımız boyunca hep istediğimiz şeyi elde etmek için kullandığımız şeylerden vazgeçtiğimizde, daha büyük bir şeyin iktidara gelebilmesini sağlayabiliriz. Başkalarının da aynı şeyi yapmasına izin veririz. Tarihte harika bir zamandayız çünkü sizin gibi insanlar olağandışı olan şeyleri yapıyorlar.

Hayatında ne zaman doğadışı bir şey yaptınız?
Ne zaman bolca merhamet ve cesaret gösterdiniz?
Bu size nasıl hissettirdi?

Ne zaman doğadışı doğaüstüne geçti?

İçimizdeki ilahi akışı engelleyen katmanları ortadan kaldırmaya başladığımızda kendimiz ilahi oluruz.

YENİ GENLERE YENİ SİNYALLER, YENİ BAĞLANTILAR FİLİZLENMELİDİR;

Değişim sürecine girebilmek için bildiklerimizden vazgeçmemiz ve eskiye alışık olan egomuzdan kurtulup yeni bir ego yaratmamız gerekir. Sinaptik bağlantılar inceltilmeli ve yeni bağlantılar filizlenmelidir. Vücutta depolanan duygular hafızadan silinmeli ve vücut yeni bir zihin ve yeni duygular için koşullandırılmalıdır.

Vücudumuzda depoladığımız duyguları hafızamızdan silmeliyiz ve vücudumuz yeni bir zihin ve yeni duygular için koşullandırılmalıdır. Artık aynı eski sinyalleri aynı genlere göndermemeliyiz, onun yerine yeni genlere yeni sinyaller göndermeliyiz.

Eski programları silmeli ve yenilerini programlamalı, eski zihni terk etmeli ve yeni bir zihin yaratmalı, enerjiyi geçmişten alıp ve geleceğe koymalıyız.

Meditasyon kelimesi tam anlamıyla bir şeye aşina olmak anlamına gelir;
Bilinçaltı düşüncelerinizi, davranışlarınızı ve duygularınızı tanımaya başladığınızda, kendi çapınızda program olmaktan çıkıp, artık bilincinizin seyrettiği bir program olmaya başlıyorsunuz.

Her gün gözlerinizi açar açmaz kim olmak istediğinize karar verebilirseniz ve düşüneceğiniz düşünceleri, göstereceğiniz davranışları ve tutumları prova etmeye başlarsanız, daha deneyimleriniz gerçekleşmeden yeni genlere sinyaller gönderirsiniz. 

Farklı düşünür ve hissederseniz, beyninizdeki devreler yenilenir ve farklı bir varoluşa girersiniz;

Bugünü nasıl yaşayacağınızı uygulamaya başladığınızda ve bedeninize asaletin nasıl bir his olduğunu, güçlenmenin nasıl bir his olduğunu, yenilmezliğin nasıl bir his olduğunu, güç ve cesaretin nasıl bir his olduğunu duygusal yönden öğretebilirseniz o zaman beyninizdeki bu devrelerin aktif ve yeniden yazılmış hale gelmesini sağlamış olursunuz. Bunu tekrar tekrar yaparsanız, buna aşina hale geleceksiniz. Deneyimi duygusal olarak günlük kabul ederseniz, daha tezahür etmeden bile sizin için güvenilir olacaktır. Ve meditasyonun başındaki halinize kıyasla farklı düşünür ve hissederseniz, farklı bir varoluş durumuna girersiniz ve bu yeni bir kişiliğiniz olduğu anlamına gelir.
Bu yeni kişilik yeni bir kişisel gerçeklik yaratır.

Bu yeni kişilikte hastalık artık mevcut değildir. O hastalık artık eski kişiliğe aittir.

Her sabah kalkıp hayata tekrar tekrar âşık olmaya başlayarak işe başlayın. Bu size nasıl hissettirdi?

Yaşadığımız tüm bu hisler – Aslında kim olduğumuz değildir.

Yeni geleceğiniz nasıl olacak?

Bu geleceğe o kadar inan ki bilinçaltınız bu geleceğin şu anda gerçekten olduğuna inansın.

· Zihninizdeki deneyimleri daha önce olmuş gibi görselleştirin.

· Eski benliğiniz ölsün. Enerjiyi eski benliğinizden çıkarın ve artık ona enerji vermeyin.

·Bedeninizin, duygularınızın ve hislerinizin yeni geleceğe nasıl girdiğini hissedin.

· Yeni geleceğiniz için minnettar olun. Minnettarlığı kalbinizde derinden hissedin.

Size hayat veren zekayı çağırın Egzersizi:

Günde 30 dakika ile başlayın ve bunu her gün 10’ar dakika daha uzatın. Busüre zarfında yeni geleceğinizi zaten yaşıyorsunuz, geleceğinizi şimdiki günlük yaşamınızda yaşıyorsunuz.

Geleceğinizi şu anda yaşıyormuş gibi davranın, konuşun, hissedin ve etkileşime girin.

Size hayat veren zekayı çağırın, o zekayla etkileşime geçin ve her şeyi minnettarlıkla kabul edin. Bunu en iyi şekilde değerlendirin.
Kendinizi geleceğinizde hissedin- geleceğiniz olun.

Örnek: Yalnız mısınız ve hayat arkadaşı mı arıyorsunuz? Şu anda hayat arkadaşınız varmışçasına yaşayın. Örneğin, kahvaltı masasına iki tabak koymaya başlayın.

Şu yazılarda hoşunuza gidebilir...

Bir Cevap Yazın