1. Aşağısı Yukarısı Gibidir / As Above So Below

İlahi Yasalarda 1. Yasa As Above So Below’du. Bütün yasaların üstündeki yasa aslında. Bunu anladığımızda belki de tüm sistemi anlamış oluyoruz ya da kim olduğumuzu tam olarak bilmeye başlıyoruz.

As above so below, yani aşağısı yukarısı gibidir;

Bütün Evren’de geçerli olan anayasa gibidir. Mühür gibidir aslında. Yukarıda ne varsa aşağıda tamamıyla vardır. Yaradan’ın hangi özelliği, sıfatı varsa, Yaradan’a atfedilen ne varsa insanda tamamıyla mevcuttur. Eksiksiz bir şekilde. As above so below’un ifadesi bu. Yaradan’a atfettiğimiz özellikler var ya da sıfatları var ki bunu son saflaşma çalışmasında ifade etmiştim. Kuran’da “O” diye geçen bütün sözcükler insana söylenmiştir. Aslında Yaradan kendi için değil aynı zamanda kendinin sureti olan insana söylemiştir bunu.

As above so below, belki de tamamen deneyimlediğimizde algılayabileceğimiz bir şeyken, yukarıda ne varsa aslında, aşağısı yukarısı gibidir, aşağıdaki varlığım tamamı Yaradan’ın özelliklerini taşır. Ama insan Yaradan’ın özelliklerinin tamamını, fiziki olarak da ifade edebilen bir varlık. Bütün varlıklar bu arada, Yaradan’ın belirli özelliklerini tecelli ettirirler. Yani kuşlar da bir özelliğini tecelli ettirir, arılar başka bir özelliğini tecelli ettirir. Fakat onların tecelli ettirdikleri aralık biraz daha dardır. Yani belirli özellikleri tecelli ettirmeye gelmiştirler. Fakat insan Yaradan’ın frekansının tamamını kapsayacak bir şekilde gelmiş. O yüzden “Benim en muhteşem yaratımım!” diyor insan için. As above so below bunu söylüyor.


2.İlahi YASA Dışarısı İçerisi Gibidir

  1. Dışarısı İçerisi Gibidir / As Within So Without

2.yasa aslında bunun yatay düzlemede olanı; dışarısı içerisi gibidir. Her durumda geçerli. Çünkü İlahi Yasaları sadece belirli durumlarda geçerli olan ama bazı durumlar hariç diye bir şey söyleyemiyoruz. Çünkü yasa, teori değil. 

Teori dediğimizde belki belirli koşullar altında olabilir. Ama yasa dediğiniz zaman arkadaşlar Evren’in her yerinde geçerli olan ve “değişmez hakikatlerdir” aslında. Yasa deyince sanki uyulması gereken kurallar gibiymiş. Ama öyle değil. Bu Evren‘i ayakta tutan şeyler bu yasalardır. Bu yasalar sayesinde yaratım yapılır mesela. Siz bu yasalar sayesinde dış dünyada yaratım yapıyorsunuz. Yasa uymamız gereken bir şey değil yani. Sadece bildiğimiz İlahi Sistemin, varlığın hakikati.

As within so without, dışarısı içerisi gibidir;
dış dünyada ne görüyorsak içimizde mutlaka mevcuttur. Dışarısı içerisinin fiziki forma girmiş halidir. Yani biz dış dünyaya kendimizi yansıtırız her zaman. Dış dünyada gördüğümüzde bizizdir. 5. Boyut bilincine geçtiğimizde dışarısı ve içerisi diye iki kavram yok. Dış dünyada gördüğün her şey sensin aslında. As within so without dışarısı içerisi gibidir diyor.

Savaşlarda mı öyle? Evet tabii ki. Bizim içimizin bir parçası;
Dış dünyada gördüğünüz her şey; yalanlar, güzellikler, mutluluklar, muhteşemlikler, her biri sizin içinizden yansıyan sizin bir parçanız ya da sizin kendinizdir. Çünkü kendimizi dışarıya doğru projekte edip bunu dış dünyada gözlemliyoruz. O yüzden as within so without, dışarısı içerisi gibidir. Dış dünyada gördüğümüz her şeyin biz olduğunu ifade ediyor.

Herhangi bir durumda bunun aksi yoktur. “Yok Canım ben bu değilim, bende bu özellikle yok!” diyemezsiniz. Her zaman bu geçerlidir. Bu arada dışarısı içerisi gibidir derken tabii ki dış dünyada gördüğünüz şeyi, hangi seviyede gördüğünüz önemi bir yandan da. Orada yaşadığınız şey de sizin dışarıya doğru yansıttığınızdır.

Haksızlık yapıldığı düşüncesinden doğan bir öfke;

Örnek veriyorum; sizin “hakkınızı yiyen” birileri var. Dünya tabirine göre. Her zaman hakkını alırsın ama. Diyelim ki haksızlığa uğradığınızı düşünüyorsunuz. Bundan dolayı da öfkelendiniz. Başkalarına haksızlık yapıldığı düşüncesinden doğan bir öfkeniz var. Haksızlık yapıldığı sizin düşünceniz bu arada. Peki burada sizin çalıştığınız konu, sizin haksızlık yapmış olmanız mı? Yani sizin dışarıya yansıttığınız? 

Yoo öfke aslında sizin dışarıya yansıttığınız. Aslında böyle bir durumu yaratmanızın nedeni; haksızlık yapıldığı düşüncesinden doğan bir öfke aslında. Dünya’da adalet olmadığı düşüncesine karşı bir öfke aslında. Bunu kendinize göstermek için aslında, bu yanınızı kendinize göstermek için dış dünyada böyle varlıklar yaratıyoruz. 

Bazen patronumuz oluyor, bazen bir hırsız oluyor ya da başka bir şey. Bazen bir siyasetçi oluyor, bazen bir lider oluyor. Bazen de en yakınınızdan biri oluyor.

Tepkisel olmanın tesirleri;
Dışarısı içerisi gibidir dediğimizde bizim orada hangi “tepkiyi” verdiğimiz aslında konunun ana sebebidir. Örnek veriyorum; siz yalan söyleyen insanlara kızgınlığınız varsa sürekli yalan söyleyen insanlar çevrenizde oluyor. Çünkü kızgınlığınız var. 

Yalan söylenildiği düşüncesi ya da hakikatin sizden saklandığı düşüncesinden doğan öfke. Bundan dolayı siz yalan söylediğinizden değil yalana karşı duyduğunuz öfkeden dolayı bunu yaşıyorsunuz. 

Bunu belirlemek çok önemli! “Aaa ben de mi yalan söylüyorum acaba da bunları yaşıyorum?” belki kendinize yalanlar söyleyebilirsiniz, belki siz de yapıyorsunuz ama konu bu değil, sizin ona karşı verdiğiniz tepki o gerçekliği yaratıyor. As within so without biraz daha gözlemlenebilir bir şey.

Share this content:


Ucretsizegitimal sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir Cevap Yazın

Ucretsizegitimal sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin